Voger projesi, her otelin kendine özgü kişiliğini vurgularken aynı zamanda markayı tanımlayan ortak unsurları ön plana çıkarmak için harika bir fırsattı: üstün hizmet kalitesi, zarif tasarım ve eşsiz bir konaklama deneyimi. Her otel farklı bir atmosfer sunsa da hepsi, Alaçatı’nın kalbinde yüksek standartlarda bir konfor ve kalite anlayışını paylaşıyor.
Voger’in en büyük oteli olan Prive, şehir hayatının karmaşasından kaçış için tasarlanmış gerçek bir vaha. Yemyeşil doğayla çevrili bu otel, misafirlerine doğanın içinde kaybolabilecekleri, huzurlu bir ortam sunuyor. Bizim amacımız, bu inziva hissini en iyi şekilde yansıtmaktı—geniş bahçe manzaraları, gölgeli dinlenme alanları ve dinginliği hissettiren sahnelerle bu kaçış noktasının atmosferini görsellere taşıdık. Misafirlerin dünyadan tamamen uzaklaşmış hissetmelerini sağlayan bu huzurlu ortamı vurgulayarak, Prive’in doğayla iç içe sunduğu benzersiz deneyimi hayata geçirdik.
Pino, Avrupa’nın zarif dokusunu Alaçatı’nın özgün yaz atmosferiyle birleştiren bir otel. Avrupa sahil kasabalarındaki butik otellerin sofistike havasını taşıyan bu mekânda, en küçük detaylar bile özel bir karaktere sahip. Bu çekimde önceliğimiz, mekânın özgün ruhunu oluşturan detayları öne çıkarmaktı—özenle seçilmiş mobilyalar, pastel tonlardaki renk paleti ve incelikle kurgulanmış dekorasyon. Kullandığımız ışık ve çerçeveleme teknikleriyle, tüm bu öğelerin birleşerek Pino’nun sıcak ama enerjik atmosferini nasıl oluşturduğunu görselleştirdik.
Koyici, Alaçatı’nın hareketli gece hayatına yakın olmasına rağmen, içinde konuklarına huzurlu bir kaçış sunan bir otel. Bu ikili yapıyı en iyi şekilde dengelemek bizim için önemliydi—otelin içindeki sessiz, davetkâr alanları öne çıkarırken, aynı zamanda dış dünyanın enerjisine olan yakınlığını da hissettirmek istedik. Kontrastları kullanarak, yumuşak aydınlatma ve samimi kompozisyonlarla misafirlerin gece hayatından sonra rahatlayabilecekleri bir alan sunduğunu vurguladık. Koyici, eğlence ve dinginliği bir araya getiren bir deneyim sunuyor.
Voger otelleri arasında en küçük olan Silence, boyutuyla değil, sunduğu huzur ve sıcak atmosferle öne çıkıyor. Bu nedenle çekimlerimizde otelin alanını büyük göstermeye çalışmak yerine, onun sunduğu sakinlik hissini ön plana çıkarmayı tercih ettik. Günün yorgunluğunu atmak için mükemmel bir sığınak olarak konumlanan Silence’ı, yumuşak dokular, davetkâr köşeler ve sıcak tonlarla yansıttık. Misafirlere, küçük ama özel bir kaçış noktası sunduğunu hissettiren sahnelerle Silence’ı bir dinginlik merkezi olarak öne çıkardık.
Bu çekimde her otelin kendine has atmosferini yansıtırken, Voger markasının ortak kimliğini korumak bizim için önemli bir hedef oldu. Her otel kendi hikayesini anlatıyor, ancak bir araya geldiklerinde, hepsi aynı lüks anlayışı, zarafet ve unutulmaz deneyimlere olan bağlılığı paylaşıyor. Prive, Pino, Koyici ve Silence’ın özgünlüğünü yakalarken, aynı zamanda onları Voger adı altında birleştiren kusursuz konfor ve estetiği de görsellere taşıdık.
